19 Nisan 2015 Pazar

Kıyılmış sarmalık tütün ve makaron satışında Özel Tüketim Vergisi


Sigara, nargile, pipo vb. tütün ve tütün ürünlerinin insan sağlığı alanında yarattığı tartışmalar bir yana bu ürünlerin vergilendirilmesi alanında tereddütler de yaşanmaktadır.
Uygulamada, tütün yaprağının tamamen veya kısmen hammadde olarak kullanılması ile kıyılarak hazırlanan sarmalık kıyılmış tütünü, piyasadan temin edilen bir aparat yardımıyla boş sigara tüpü ya da filtreli sarılmış sigara kağıdı olarak tanımlanan “Makaron” lara yerleştirilmesi yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.
Özel Tüketim Vergisi Kanunu'na ekli III sayılı Listenin (B) Cetvelinde yer alan tütün ürünlerinin vergilendirilmesi konusunda yaşanan tereddütler nedeniyle sarmalık kıyılmış tütün ve makarondan (filtreli boş sigara kâğıdından) oluşan ürünün üretim ve toptan satışı faaliyeti yürüten işletmelerin, Özel Tüketim Vergisini sarmalık kıyılmış tütünün tüketici fiyatı üzerinden mi yoksa tütün ve makaronun toplam perakende satış fiyatı üzerinden mi hesaplayacağı konusunu esas alan Gelir İdaresi Başkanlığı Adana Vergi Dairesi Başkanlığı özelgesi yayınlanmıştır...





Engellilerin araç alımında Özel Tüketim Vergisi istisnası uygulaması

Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun 7 nci maddesinin 2 numaralı bendi ile motor silindir hacmi 1.600 cm³'ü aşmayan binek otomobilleri ve esas itibariyle insan taşımak üzere imal edilmiş diğer motorlu taşıtların, motor silindir hacmi 2.800 cm³'ü aşmayan eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtların ve motosikletler (mopedler dahil) ve bir yardımcı motoru bulunan tekerlekli taşıtların, sakatlık derecesi % 90 veya daha fazla olan malûl ve engelliler ile bizzat kullanma amacıyla sakatlığına uygun hareket ettirici özel tertibat yaptıran malûl ve engelliler tarafından, beş yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabı ÖTV'den istisna edilmiştir.
Sözü edilen istisnanın uygulaması konusunda "Sağ alt extremitede hafif parezi ve sağda travmatik katarakt, amorotik göz" rahatsızlığı nedeniyle sürekli raporu bulunan engellilik oranı (özür durumuna göre çalışma gücü kaybı oranı) %42 olan ve araç iktisap etmesi durumunda Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun malul ve engellilere ilişkin istisna hükümlerinden yararlanıp yararlanamayacağı konusunda tereddüt yaşayan bir engelli vatandaşımızın görüş talebi ile ilgili olarak Gelir İdaresi Başkanlığı Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen özelge yayınlanmıştır... 

Meyve aromalı ve aromasız nargile tütününde Özel Tüketim Vergisinin hesaplanması




İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; Şirketinizin meyve aromalı ve aromasız nargile tütünü imalatı işi ile uğraştığı belirtilerek, birim ambalaj itibari ile eklenecek maktu verginin hesaplanmasında mamul gramajlarının önemli olup olmadığı ile maktu vergi uygulamasının fatura üzerinde nasıl gösterileceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.





Okey takozunun Özel Tüketim Vergisine tabi olup olmadığı



Geçmişi 13. yüzyıllara kadar uzanan ve tüm dünyanın bildiği domino taşlarından esinlenilerek kurgulanan okey oyunu, ülkemizde ve diğer ülkelerde uzun yıllardır oynanan bir topluluk oyunudur. 
Renkli ve numaralı 106 okey taşı ile 4 adet okey takozu kullanılarak oynanan okey oyunu, özellikle kahvehanelerin vazgeçilmez demirbaşları arasında yer almakta ve birçok kişi tarafından tercih edilmektedir.
Tercih edilmesinin getirdiği sosyal ve ekonomik hareketlilik takım olarak satılan bu oyunun vergilendirilmesini de önemli bir hale getirmektedir.
Ağaç ürünlerinden okey takozu yaparak okey takımı yapan bir firmaya sattığını beyan eden bir firmanın ürettiği okey takozunun Özel Tüketim Vergisine tabi olup olmayacağı konusunda yaşadığı teredddüt nedeniyle Gelir İdaresi Başkanlığı Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığı'ndan talep ettiği özelge cevabı yazı metninde yer almaktadır.



9 Nisan 2015 Perşembe

Atıkların sevkiyatı sırasında kullanılan fıçı ve plastik bidonların tesliminde KDV uygulaması

Atıkların çöplüklerde depolanması bunların bertarafı için bir yöntem olarak büyük sorunlara yol açabilir. Bu nedenle, atıkların bertaraf edilmesi yolu giderek yaygınlaşmakta ve bu alanda faaliyet gösteren işletmelerin sayısı da artmaktadır.
Bu noktada, atıkların depolanması ve bertaraf edileceği işletmelere transferi sırasında kullanılan fıçı ve plastik bidonların teslimi sırasında Katma Değer Vergisi uygulaması önem kazanmaktadır.
Bu alanda faaliyet gösteren bir işletme tarafından yapılan talebe istinaden Gelir İdaresi Başkanlığı Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığınca verilen Özelge bu yazımıza alınmıştır.

Piknik alanına giriş ücretinde Katma Değer Vergisi uygulaması


Piknik alanlarında işletmeci olarak hizmet veren kişi ve/veya kurumların yaygınlaşması ile birlikte piknik alanlarında verilen hizmetler de farklılaşmakta ve bu hizmetlerin karşılığında tahsil edilen tutarların vergilendirilmesi de önem arz etmektedir.
Yaza girdiğimiz şu günlerde piknik alanlarına girişiniz karşılığında giriş ücreti talep edilmesi ihitimali kuvvetlidir.
Bu nedenle, piknik alanına (mesire yeri) girişimiz karşılığında bizden talep edilen giriş ücreti ile ilgili olarak Gelir İdaresi Başkanlığı Muğla Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen özelge metnine yazımız içerisinde yer verilmiştir.

Matbaalarda sipariş üzerine yaptırılan baskılı karton kutuların tesliminde KDV tevkifatı


İşletmelerin amblem ve logolarını içerin baskılı karton kutular, İşletmenin kurumsal kimliğini ön plana çıkarma girişimlerinin bir parçası olarak kullanılmaktadır. İşletmelerin bir kısmı bu süreci bizzat yürütme çabası içerisinde iken çoğu işletme ise tercihlerini, bu alanda hizmet veren başka firmalardan hizmet alımı şeklinde kullanmaktadır.

Firmalardan bu anlamda sipariş alarak matbaalara amblem ve logo içeren karton kutuları ofset baskı yöntemiyle imal ettiren bir firmanın katma değer vergisi tevkifatı ile ilgili olarak Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'ndan talep ettiği görüşe verilen cevap bu yazıda yer almaktadır.

Süt üretici birliğinin Kurumlar Vergisi karşısındaki durumu


Gerek dünyada gerekse Türkiye'de süt ürünlerinin çeşitliliği her geçen gün artmakta ve süt talebi de paralel olarak artış göstermektedir.


Piyasanın talebi doğrultusunda ürün çeşitliliğini artıran süt ürünleri üreticisi sanayi işletmelerinin yarattığı bu talep süt üretimini de daha önemli hale getirmektedir.
Süt ürünleri üreticisi sanayi işletmeleri, ihtiyaç duydukları sütü, kendileri üretme yoluna gidebildikleri gibi dışarıdan sağlama (süt üretmeme veya yeterince üretememe gibi nedenlerle) yolunu da tercih etmektedirler.
5200 sayılı tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu kapsamında kurularak faaliyet gösteren süt üreticileri birlikleri, sütün pazarlanması konusunda üyesi olan üreticiler lehine rol üstlenmektedir.
Konya'da faaliyet gösteren bir Süt Üreticileri Birliği'nin, tüzüklerinin 3/b maddesi gereği, amaçlarının üyelerinin üretmiş olduğu sütün sadece pazarlamasını yapmak ve ürüne pazar bulmak olduğunu belirterek kurumlar vergisi muafiyeti konusunda talep ettiği görüşe ilişkin olarak Gelir İdaresi Başkanlığı Konya Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen özelge yazımıza alınmıştır.

İadesi gereken Motorlu Taşıtlar Vergisinin kurum kazancına dahil edilip edilmeyeceği

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
BALIKESİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)


Sayı
:
B.07.1.GİB.4.10.15.01-2010/KVK-824-11
26/01/2012
Konu
:
İadesi gereken MTV'nin kurum kazancına dahil edilip edilmeyeceği

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ile aktifinize kayıtlı araçlarınız için 2005-2010 yılları arasında fazla ödemiş olduğunuz Motorlu Taşıtlar Vergisinin (MTV) iadesini ... Vergi Dairesinden talep ettiğiniz belirtilerek ilgili yıllarda gider yazılan MTV'nin her yıl için gelir düzeltmesi yapılıp yapılmayacağı ya da iade alındığı yılda gelir kaydedilip kaydedilemeyeceği hususunda Başkanlığımızın görüşünü istemektesiniz.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde;
"(1) Kurumlar Vergisi, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanır.
(2) Safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulanır."
hükmü yer almaktadır.
Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde ise
"Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:
1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;
2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur. 
Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur."
hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan, ticari kazancın tespitinde "tahakkuk esası" ve "dönemsellik" ilkeleri geçerlidir. Tahakkuk esasında, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında bir gelir unsurunun, dönemsellik ilkesinin uygulanmasına ilişkin özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.
Dönemsellik ilkesinin doğal sonucu olarak; bir hasılatın, belli bir döneme ilişkin safi kurum kazancının belirlenmesinde müspet unsur olarak dikkate alınabilmesi için, bu hasılatın söz konusu döneme ait olması gerekir. Bir gelir unsuru, geçmiş dönemlere veya gelecek dönemlere ait ise, tahakkukun hangi dönemde olduğuna veya olacağına bakılmaksızın, söz konusu gelirin dönemsellik ilkesi gereği ilgili bulunduğu dönemde dikkate alınması gerekir.
Buna göre, kurum kazancı, ticari kazanç niteliği taşıdığından ve ticari kazanç gibi tespit edildiğinden elde etme yönünden tahakkuk esası geçerlidir. Tahakkuk ise gelirin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmesini ifade eder. Bunun için geliri doğuran işlemin tekemmül etmesi gereklidir.
Konu ile ilgili olarak ... Vergi Dairesi ile yapılan yazışma sonucu, azami toplam ağırlıkları 19.000 kg olduğu halde MTV'nın II sayılı tarifenin en yüksek dilimi olan 20.001 kg ve yukarı üzerinden MTV'si hesaplanan çekici araçlar dolayısıyla tahsil edilen vergilere ilişkin düzeltmelerin yapılarak red ve iade işlemini gerçekleştirildiği anlaşılmıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre; 2005/2010 yılları arasında ödenmiş olan MTV'den  yersiz ve fazla tahsil edilen kısımların, ... Vergi Dairesi tarafından düzeltmenin yapıldığı dönemde tutar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmiş olduğu kabul edileceğinden, bu dönem itibarıyla kurum kazancının tespitinde gelir unsuru olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.

Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin işletilmesi veya satışından elde edilen gelirlerin ve gemide çalışan personele ödenen ücretlerin istisnası

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü


Sayı
:
84098128-120[37-2012-5]-164
03/04/2014
Konu
:
Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin işletilmesi veya satışından elde edilen gelirlerin ve gemide çalışan personele ödenen ücretlerin istisnası hk.

            İlgi (a)'da kayıtlı özelge talep formunda; işletmenize ait " ... " isimli özel maksatlı "Tarak Gemisi" ile deniz dibi tarama, kazı çalışmaları ve benzeri faaliyetler yaptığınız, ilgi (b)'de kayıtlı dilekçenizde ise; söz konusu geminin 19.11.2012 tarihinde Türk Uluslararası Gemi Siciline kaydedildiği belirtilerek, gemide çalışan personele yapılan ücret ödemeleri ile geminin işletilmesinden ve işletilip işletilmediğine bakılmaksızın aynı sicile bir başkası adına tescil edilmek üzere devrinden elde edilecek kazançların 4490 sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu uyarınca gelir, kurumlar, damga vergisi ve harç istisnası kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
            193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37'nci maddesinde; "Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazanç ticari kazançtır." hükmüne yer verilmiştir.
            Diğer taraftan, 4490 sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu ile 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2'nci maddesinde, Kanunda geçen gemi kavramının ticari amaçla kullanılan her türlü yük, yolcu ve açık deniz balıkçı gemilerini ifade ettiği, aynı Kanunun 12'nci maddesinde ise bu Kanun uyarınca oluşturulan Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin ve yatların işletilmesinden ve devrinden elde edilen kazançların, gelir ve kurumlar vergileriyle fonlardan müstesna olduğu ve Türk Uluslararası Gemi Sicilinde kayıtlı gemilerde ve yatlarda çalışan personele ödenen ücretlerin gelir vergisi ve fonlardan müstesna olduğu hüküm altına alınmıştır.
            6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 816'ncı maddesinde de, tahsis edildiği gayeye uygun olarak kullanılması denizde hareket etme imkanına bağlı bulunan ve pek küçük olmayan her türlü teknenin gemi sayılacağı hükme bağlanmıştır.
           Diğer taraftan, konu hakkında 30/04/2007 tarih ve 26482 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan   1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "5.12.1.1 Yasal düzenleme ve istisnanın kapsamı" başlıklı bölümünde;
            "4490 sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu ile 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 5266 sayılı Kanunun 3'üncü maddesiyle değişik 12'nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu Kanun uyarınca oluşturulan Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin ve yatların işletilmesinden ve devrinden elde edilen kazançlar, gelir ve kurumlar vergileriyle fonlardan istisnadır." hükmü yer almaktadır.
            Bu hükme göre, 4490 sayılı Kanunla oluşturulan Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin ve yatların işletilmesinden elde edilen kazançlar, faaliyetin gelir vergisi mükelleflerince (dar mükellefler dahil) yapılması halinde gelir vergisinden, kurumlar vergisi mükelleflerince (dar mükellefler dahil) yapılması halinde kurumlar vergisinden; Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin devrinden elde edilecek kazançlar da gelir ve kurumlar vergisinden istisna olacaktır."  hükmü yer almaktadır.
            ... Liman Başkanlığının ... tarihli ve ... sayılı yazılarında;
            "...
            Bahse konu ... adına kayıtlı ... isimli Tarak Gemisi Gemi kavramı kapsamındadır." denilmektedir.
            Bu çerçevede, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin;
            -Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıt ettirdikleri gemilerin ve yatların işletilmesinden elde ettikleri kazançlar ile,
            -Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıt ettirdikleri gemilerin ve yatların işletilip işletilmediğine bakılmaksızın aynı sicile bir başkası adına tescil edilmek üzere devrinden elde ettikleri kazançlar,
            gelir ve kurumlar vergisinden istisna olacaktır. Ayrıca, Türk Uluslararası Gemi Sicilinde kayıtlı gemilerde ve yatlarda çalışan personele ödenen ücretler de gelir vergisinden müstesna tutulacaktır.
             Diğer taraftan, 492 sayılı Harçlar Kanununun 38'inci maddesinde noter işlemlerinden bu kanuna bağlı (2) sayılı tarifede yazılı olanların noter harcına tabi olduğu belirtilmiş olup, söz konusu tarifenin "Maktu harçlar" başlıklı ikinci bölümünün birinci maddesinde ise, belli bir meblağı ihtiva etmeyen ve alınacak harç miktarı kanun ve tarifede ayrıca gösterilmemiş olan senet, mukavele ve kağıtlardaki imzaların beherinden maktu harç alınacağı hüküm altına alınmıştır.
            Ayrıca, anılan Kanunun 123'üncü maddesinin ilk fıkrasında; özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle istisna edilen işlemlerden harç alınmayacağı belirtilmektedir.
            4490 sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu ile 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 12'nci maddesinin 2'nci fıkrasında ise, "Türk Uluslararası Gemi Siciline kaydedilecek gemilere ve yatlara ilişkin alım, satım, ipotek, tescil kredi ve navlun mukaveleleri, damga vergisine, harçlara, banka ve sigorta muameleleri vergisine ve fonlara tabi tutulmazlar." hükmüne yer verilmiştir.
            Yukarıda yer alan hükümler çerçevesinde; " ... " isimli tarak geminizin Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı olması nedeniyle söz konusu gemiyle ilgili alım, satım, ipotek, tescil, kredi ve navlun mukavelelerinin damga vergisinden istisna edilmesi ve devredilecek olan bahse konu geminin Türk Uluslararası Gemi Sicil belgesinin ibraz edilmesi halinde noterde yapılacak işlemlerden harç alınmaması gerekmektedir.
            Ancak 4490 sayılı Kanunda, Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerde çalışan personele ödenen ücretlerin damga vergisinden istisna olacağına dair herhangi bir hükme yer verilmediğinden, söz konusu personele ödenen ücretlerin damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kurumlar Vergisi mükellefinin zirai ürün satışında müteselsil sorumlukuk kapsamında tevkifat yapılıp yapılmayacağı

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
SAMSUN VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü


Sayı
:
13649056-120[94-2014/ÖZE-10]-119
24/12/2014
Konu
:
Kurumlar Vergisi mükellefinin zirai ürün satışında müteselsil sorumlukuk kapsamında tevkifat yapılıp yapılmayacağı hk.

            İlgide kayıtlı özelge talep formunda, ... Vergi Dairesi Müdürlüğünün ... vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuzu, şirketiniz aktifinde yer alan ... gemisiyle Akdeniz'de orkinos balığı avladığınızı ve bu balıkları canlı olarak ihracatçı şirketlere sattığınızı belirterek, şirketinizce yakalanıp satılan bu balıklar için tarafınıza yapılan ödemeler üzerinden tevkifat yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
            193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Vergi Tevkifatı" başlıklı 94 üncü maddesinde, kimlerin tevkifat yapmaya mecbur oldukları ve hangi ödemelerden tevkifat yapılacağı sayılmış olup, anılan maddenin 11 numaralı bendine göre de çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller ve hizmetler için yapılan ödemelerden;
            a) Hayvanlar ve bunların mahsulleri ile kara ve su avcılığı mahsulleri için,
            i) Ticaret borsalarında tescil ettirilerek satın alınanlar için  % 1,
            ii) (i) alt bendi dışında kalanlar için % 2,
            oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüştür.
            Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 11 nci maddesi, tevkif yoluyla ödenen vergilerde müteselsil sorumluluk esasını getirmiştir. Söz konusu maddede, mal alım satımı dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairelerine yatırmak zorunda olanların, bu kişilerle birlikte verginin ödenmemesinden, alım satıma taraf olanların tümünün müteselsilen sorumlu olacakları belirtilmiştir.
            Bu yetkiye istinaden 15/09/1990 tarih ve 20636 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 164 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin 5 numaralı bölümünde, "Zirai ürün ihraç eden ihracatçılar; gerek çiftçi, gerekse çiftçi dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan (destekleme alımı yapan kamu kurum ve kuruluşları ile zirai ürün alımında bulunan kamu kurum ve kuruluşlardan satın alınanlar ile borsada tescil ettirilerek satın alınanlar hariç) satın aldıkları zirai ürünler için işlenmiş olanlar dahil olmak üzere gelir vergisi tevkifatı yapmak zorundadırlar."
            açıklamaları yer almaktadır.
            Yukarıda yer alan hüküm ve yapılan açıklamalar çerçevesinde, şirketiniz tarafından, ihracatçı şirketlere satılan zirai ürünler (balık) dolayısıyla şirketinize yapılacak ödemeler üzerinden, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94 üncü maddesinin (11) numaralı bendi uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.
           Bilgi edinilmesini rica ederim.

8 Nisan 2015 Çarşamba

Banka hesap bildirim cetvellerinin (ekstrenin) banka dekontları yerine kullanılıp kullanılmayacağı

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü


Sayı
:
39044742-KDV.29-1625
12/06/2014
Konu
:
Banka hesap bildirim cetvellerinin (ekstrenin) banka dekontları yerine kullanılıp kullanılmayacağı.

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirket aktifinize kayıtlı kiralık otomobiller için İş Bankası Sultanhamam şubesinden HGS (Hızlı Geçiş Sistemi)  alınarak araçlara monte edildiği, HGS bakiyelerinin 20 TL'nin altına indiğinde otomatik olarak yükleme yapılması için talimat verildiği, bankadan otomatik yüklemeler için dekont talep edilmesi üzerine, sistemden otomatik olarak yapılan yüklemeler için dekont üretilemediği bunun yerine ekstre verilebileceği belirtilerek, banka ekstrelerinin dekont yerine kullanılıp kullanılmayacağı ve iç yüzde yöntemi ile KDV ayrılıp ayrılmayacağı hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.
            -VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN;
             Vergi Usul Kanununun 227'nci maddesinde, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtların tevsikinin mecburi olduğu hükme bağlanmış; aynı kanunun 229-242'nci maddelerinde de bu Kanuna göre düzenlenmesi ve alınması gereken fatura ve fatura yerine geçen vesikalar, serbest meslek makbuzu, ücretlere ait kayıt ve vesikalar ile diğer evrak ve vesikalara ait hükümlere yer verilmiştir.
             Aynı Kanunun 253'üncü maddesinde ise, bu kanuna göre defter tutmak mecburiyetinde olanların, tuttukları defterlerle üçüncü kısımda yazılı vesikaları, ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlıyarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecbur oldukları hüküm altına alınmıştır.
             Vergi Usul Kanununun mükerrer 257'nci maddesinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak mükerrer belge düzenleme mecburiyetinin yarattığı külfetleri azaltmak amacıyla bankalar, sigorta şirketleri ve acenteleri, sermaye piyasası aracı kurumları ile ikrazatçılıkla uğraşanların faaliyetleri sırasında düzenleyecekleri belgelerle ilgili olarak 243 ve 246 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile düzenlemeler yapılmıştır.
             Bahsi geçen 243 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bankaların, yaptıkları hizmet ve satış işlemlerine ilişkin kayıtlarının dayanağı olan fatura yerine, düzenleyecekleri belgelerin kapsamı belirlenmiştir. Buna göre;
            Bankalar, döviz alım satım işlemleri ile menkul kıymetler borsasında aracı kurum sıfatıyla müşterileri adına yaptıkları menkul kıymet alım satımları hariç olmak üzere, yaptıkları bütün hizmetler veya satışlar dolayısıyla lehlerine tahakkuk edecek tutarları tebliğde belirtilen şartlara uygun olarak düzenleyecekleri dekontlarla belgeleyeceklerdir.
             Konuya ilişkin olarak yayımlanan 246 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği  ile Bankaların yaptıkları hizmetler dolayısıyla, lehlerine tahakkuk eden meblağları 243 Sıra No'lu Tebliğde açıklanan esaslara göre düzenlenecek dekontlarla belgelendirecekleri ancak, bankacılık teamüllerine göre bir, üç, altı ay veya bir yıl gibi belirli hesap devreleri itibariyle, devre sonlarında düzenlenen hesap  bildirim cetvelleri (ekstreler) ile bildirilmesi mutad olan faiz, hizmet bedeli, komisyon ve masrafları için dekont yerine aynı bilgileri taşımak şartı ile hesap bildirim cetvelleri düzenleyebileceklerine yer verilmiştir.
            Bu itibarla, bankadan alınan, bankacılık teamüllerine göre  bir, üç, altı ay veya bir yıl gibi belirli hesap devreleri itibariyle, devre sonlarında düzenlenen hesap bildirim cetvelleri (ekstreler) ile bildirilmesi mutad olan faiz, hizmet bedeli, komisyon ve masrafları için dekont yerine aynı bilgileri taşımak şartı ile hesap bildirim cetvellerinin kullanılması mümkün bulunmaktadır.
            -KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN;
            3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1'inci maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.
            29/1'inci maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'nin indirilebileceği,
            29/3'üncü maddesinde, indirim hakkının, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılacağı belirtilmiştir.
            34/2'nci maddesinde ise, katma değer vergisinin fatura ve benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesine gerek görülmeyen işlemlerde vergi indiriminin nasıl belgelendirileceğinin Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tespit olunacağı hüküm altına alınmıştır.
            Buna göre, HGS ile geçişlerde kullanılmak üzere (vadesiz mevduat hesabından çekilerek yükleme yapılması konusunda verilen talimat üzerine)  İş Bankası Sultanhamam şubesince sistemden otomatik olarak yapılan yüklemeler için dekont yerine aynı bilgileri taşımak şartı ile düzenlenecek ekstrelerde yer alan işlem bedeline KDV tutarının da dahil tahsil edilmiş olması halinde, ekstrenin düzenlendiği dönemde işlem bedeline iç yüzde oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacak KDV'nin genel hükümler çerçevesinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.

Şubenin yurtdışında mukim merkezden aldığı mühendislik hizmeti

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü


Sayı
:
84974990-130[9-2012-43]-723
17/07/2014
Konu
:
Şubenin yurtdışında mukim merkezden aldığı mühendislik hizmeti.

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, İspanya'da yerleşik (mukim) ...........Şirketinin Türkiye Ankara Şubesi olarak Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları (TCDD) ile yaptığınız bakım hizmeti sözleşmesi kapsamında 2010 yılında adı geçen Şirketten aldığınız mühendislik hizmetine istinaden sorumlu sıfatıyla ödenen KDV nin ve Kurumlar Vergisi Stopajının Vergi Mevzuatı hükümlerine göre uygun olup olmadığının bildirilmesi istenmektedir.
            Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden:
            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; Kanunun 1 inci maddesinde sayılan kurumlardan, kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye'de bulunmayanların, dar mükellefiyet esasında sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançlar üzerinden vergilendirileceği hükmü yer almış, üçüncü fıkrasında dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sayılmıştır.
            Aynı Kanunun 30 uncu maddesinde, dar mükellefiyete tabi kurumların maddede sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslarda dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı belirtilmiş olup, 12/01/2009 tarih ve 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile serbest meslek kazançları üzerinden yapılacak tevkifat oranı petrol arama faaliyeti dolaysıyla sağlanacak serbest meslek kazançlarından %5, diğer serbest meslek kazançlarından %20 olarak belirlenmiştir.
            Diğer taraftan, "Türkiye Cumhuriyeti ile İspanya Krallığı Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması "01.01.2004 tarihinden itibaren uygulanmaktadır.
            İspanya mukimi (yerleşik) " ..................." şirketinin Ankara şubesi olarak TCDD Yüksek Hızlı Tren sistemlerinin bakımı hizmetini sunmak amacıyla mezkur şirketten aldığınız mühendislik hizmetleri dolayısıyla yaptığınız ödemelerin anılan Anlaşma'nın "Serbest Meslek Faaliyetleri" başlıklı 14 üncü maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
            Söz konusu Anlaşma'nın "Serbest Meslek Faaliyetleri"ni düzenleyen 14 üncü maddesinin 2 nci fıkrası;
            "2. Bir Akit Devlet teşebbüsünün serbest meslek faaliyetleri veya benzer nitelikteki diğer faaliyetleri dolayısıyla elde ettiği gelir, yalnızca bu Devlette vergilendirilebilecektir. Bununla beraber, eğer bu hizmet veya faaliyetler diğer Devlette icra edilirse ve eğer:
            a) Teşebbüs, bu hizmet veya faaliyetleri icra etmek üzere bu diğer Devlette bir işyerine sahip olursa; veya
            b) Hizmet veya faaliyetlerin icra edildiği süre veya süreler, herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşarsa,
            söz konusu gelir, aynı zamanda bu diğer Akit Devlette de vergilendirilebilir.
            Böyle bir durumda olayına göre, ya yalnızca söz konusu işyerine atfedilebilen gelir, ya da yalnızca bu diğer Devlette icra edilen hizmet veya faaliyetlere atfedilebilen gelir, bu diğer Devlette vergilendirilebilir. Her iki durumda da bu teşebbüs, söz konusu gelir dolayısıyla bu diğer Akit Devlette, bu Anlaşmanın 7 nci maddesi hükümlerine göre vergilendirilmeyi, yani söz konusu gelir bu diğer Devlette bulunan işyerine atfedilebilirmiş gibi vergilendirilmeyi tercih edebilir. Bu tercih, bu diğer Devletin söz konusu gelir üzerinden tevkifat suretiyle vergi alma hakkını etkilemeyecektir."
            hükümlerini öngörmektedir.
            Anılan Anlaşma'nın Prokolü'nün 7 nci maddesinde ise,
            "7. 14 üncü maddenin 2 nci fıkrasına ilave olarak:
            Bir Akit Devlet teşebbüsü tarafından diğer Akit Devlette, bu diğer Devlette bulunan görevli personel veya istihdam edilen personel aracılığı ile hizmet veya faaliyetler (aynı veya bağlı projeler için) icra edilir ise, söz konusu hizmet veya faaliyetin bu diğer Devlette icra edildiği kabul edilecektir."
            hükmü yer almaktadır.
            Buna göre, İspanya mukimi " ..............."nun Türkiye'ye gelmeksizin İspanya'da icra edeceği serbest meslek hizmetleri veya benzer nitelikteki diğer faaliyetleri dolayısıyla elde edeceği gelirleri vergileme hakkı yalnız İspanya'ya aittir. Söz konusu hizmet faaliyetlerinin Türkiye'de icra edilmesi durumunda ise, adı geçen teşebbüsün bu faaliyetleri Türkiye'de bir işyeri vasıtasıyla icra etmesi veya Türkiye'deki faaliyetlerinin icra edildiği süre veya sürelerin herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşması halinde, Türkiye'nin de bu faaliyetler nedeniyle elde edilen gelirleri vergileme hakkı bulunmaktadır.
            İspanya mukimi teşebbüslerin Türkiye'de icra edecekleri serbest meslek faaliyeti, bu teşebbüslerin personelleri vasıtasıyla Türkiye'de yapacakları serbest meslek faaliyetlerini ifade etmektedir. Faaliyetin Türkiye'de icra edilmesi durumunda, yaptıkları serbest meslek ödemeleri üzerinden vergi tevkifatı yapmak zorunda olan vergi sorumluları, tevkifat yükümlülüğünün doğduğu sırada, istihkak sahibi teşebbüsün faaliyet icrası amacıyla Türkiye'de herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşan bir süre kalıp kalmama durumunu bilemeyeceğinden söz konusu ödemeler üzerinden vergi tevkifatını yapmak durumundadırlar.
            İspanya mukimi teşebbüsün Türkiye'de serbest meslek icrası için kaldığı sürenin herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aşıp aşmadığının tespitinde; Türkiye'de birden fazla teşebbüse serbest meslek faaliyeti sunuluyorsa bu faaliyetlerin tamamı ve hizmetin Türkiye'ye gönderilen birden fazla personel vasıtasıyla icra edildiği durumda, bunların Türkiye'de toplam kalma süreleri dikkate alınacaktır.
            Kendilerine yapılan ödemelerden vergi tevkifatı yapılan teşebbüsler Anlaşma hükümleri çerçevesinde bu ödemelerin Türkiye'de vergilendirilmemesinin gerektiği durumlarda, bizzat veya vekilleri vasıtasıyla, tevkif edilen vergilerin iadesi için ilgili vergi dairesine başvurabileceklerdir.
            Diğer taraftan, İspanya'da mukim şirketin şubeniz ile TCDD arasında imzalanan sözleşme gereği elde ettiği gelirlerinin de yine Anlaşma'nın 14 üncü maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Söz konusu şirketin iş yeri vasıtasıyla elde ettiği gelirleri Türkiye'nin de vergilendirme hakkı olacak ve vergilendirme iç mevzuat hükümlerimize göre yapılacaktır.
            Anlaşma'nın Türkiye'ye vergi alma hakkı tanıdığı durumlarda Türkiye'de söz konusu serbest meslek kazançları üzerinden bu şekilde ödenecek vergiler, Anlaşma'nın "Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi"ne ilişkin 22 nci maddesinin 1 inci fıkrası kapsamında İspanya'da mahsup edilebilecektir.
            Anlaşma hükümlerinin iç mevzuata göre değişiklik getirdiği durumlarda, Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmek için İspanya mukimi söz konusu şirketin İspanya'da tam mükellef olduğunun ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğinin İspanya yetkili makamlarından alınacak bir belge ile kanıtlanması ve bu belgenin aslı ile noterce veya İspanya'daki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilen Türkçe tercümesinin bir örneğinin vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir."
            Katma Değer Vergisi Kanunu Yönünden:
            3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;
            -1/1 inci maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,
            -4 üncü maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin; bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi, şekillerde gerçekleşebileceği,
            -6/b maddesinde, hizmetin Türkiye'de yapılmasının veya hizmetten Türkiye'de faydalanılmasının işlemlerin Türkiye'de yapıldığını ifade ettiği,
            -9 uncu maddesinde, Mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığının vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutulabileceği,
            hüküm altına alınmıştır
            KDV tevkifatı uygulamasına ilişkin ayrıntılı açıklamalara Mülga 15 ve 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliği ile 26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.2) bölümünde yer verilmiştir.
            Diğer taraftan KDV oranları, KDV Kanununun 28 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 30/12/2007 tarih ve 26742 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile Kararnameye ekli (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %1, (II) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %8, bu listelerde yer almayan vergiye tabi işlemler için %18 olarak tespit edilmiştir.
            Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, İspanya mukimi ............. Şirketinden aldığınız mühendislik hizmeti genel oranda (% 18) KDV ye tabi olup, hesaplanan verginin sorumlu sıfatıyla 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilip ödenmesi gerekmektedir.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.

Ciro priminde uygulanacak Katma Değer Vergisi oranı

Günümüz ekonomik sistemlerinin rekabetçi yapısı, piyasada yer alan firmaların, rekabet güçlerini, pazar paylarını ve satışlarını artırabilmek amacıyla çok çeşitli pazarlama tekniklerine başvurmalarını beraberinde getirmektedir. Kuşkusuz bu pazarlama teknikleri içerisinde önemli bir yer tutan uygulamalardan biri de  “ciro primi” olarak bilinen uygulamalardır. Ciro primi uygulaması ile firmalar belirli dönemlerde alıcılarına ayni veya nakdi ödül şeklinde bir takım teşvik imkanları sağlamaktadırlar.
Ürün satışlarını artırmak amacıyla kısmen mal alarak çoğunlukla ise müşteri yönlendirmek karşılığında pazarlama primi alan bir firmanın düzenleyeceği faturada uygulanması gereken Katma Değer Vergisi (KDV) oranının bildirilmesi yönünde başvuruda bulunduğu Gelir İdaresi Başkanlığı Hatay Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından Ciro primleri için uygulanacak Katma Değer Vergisi konusunda verilen Özelge yayınlanmıştır.

Avukatın dışarıdan aldığı avukatlık hizmetlerinde Gelir Vergisi ve Katma Değer Vergisi

Günlük hayatta karşılaştığımız her olay avukatlık hizmeti alınmasını gerektirmemekle birlikte sosyal ve ekonomik ilişkilerin gelişmesi bazı işlemlerde avukatlık hizmeti alınmasını daha akılcı kılmaktadır.
Hele bir de konu özel uzmanlık gerektiren cinsten ise müvekkilinin hakları konusunda riskleri asgari seviyeye indirmek isteyen avukatlar da alanında uzman başka avukatlardan hizmet alma yoluna gidebilmektedir.
Bir Banka ile yaptığı sözleşme kapsamında Bankanın ipotek işlemlerini yürüten bir avukatın bu hizmetin yerine getirilmesi sırasında dışarıdan anlaşma yaptığı avukatlardan da avukatlık hizmeti alındığını belirterek dışarıdan alınan avukatlık hizmeti dolayısıyla ödenen bedeller ile ilgili Bankadan tahsil edilen bedellerin gelir vergisi tevkifatı ile katma değer vergisine tabi olup olmadığı ve dışarıdan alınan avukatlık hizmeti dolayısıyla ödenen bedellerin gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı konusunda Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'ndan talep edilen özelge yayımlanmıştır...

Meslek odalarına verilen hizmetin tevkifat uygulaması kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü


Sayı
:
39044742-KDV.9-841
09/04/2014
Konu
:
Tevkifat uygulaması

            İlgide kayıtlı özelge talep formunda, İşletmeniz tarafından 6235 sayılı yasa ile kurulan kamu kurumu niteliğindeki meslek odalarıyla yapılan sözleşmeler doğrultusunda bu odalara ait dergi, kitap, afiş, broşür, bülten vs ürünlerin basım işlerini üstlendiğinizi, ancak iktisadi işletmenize ait bir matbaa bulunmadığından söz konusu işlerin dışarıdaki matbaalara yaptırıldığı belirtilerek söz konusu meslek odalarına verilen hizmetin tevkifat uygulaması kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
            3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu'nun 9'uncu maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği hüküm altına alınmıştır.
            Konuyla ilgili yayımlanan 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin "3.2.12. Her Türlü Baskı Ve Basım Hizmetleri" başlıklı bölümünde, Tebliğin (3.1.2/b) ayırımında sayılanlara karşı ifa edilen baskı ve basım hizmetlerinde alıcılar tarafından (5/10) oranında KDV tevkifatı uygulanacağı ve baskı basım hizmetlerinin kapsamı ayrıntılarıyla açıklanmıştır.
             63 No.lu KDV Sirküleri ile değişik 60 No.lu KDV Sirkülerinin (2.2.2.12.) bölümünde de açıklamalarda bulunulmak suretiyle uygulamaya yön verilmiştir.
            Anılan Tebliğ ve Sirkülerdeki açıklamalar çerçevesinde, bir işlemin baskı ve basım hizmetleri kapsamında tevkifata tabi tutulabilmesi, öncelikle bu işlemin hizmet niteliğinde olması şartına bağlı olup teslimlerin bu kapsamda tevkifata tabi tutulması mümkün değildir.
            Dolayısıyla üzerine çeşitli baskılar yapılan ürünlerin bu kapsamda KDV tevkifatına tabi olup olmadığı, baskılı ürünün teslim veya hizmet niteliği taşıyıp taşımadığına göre belirlenecektir.
            Bir işlemin teslim veya hizmet mahiyetinde olup olmadığı ise işlem bedelinin içerisindeki hizmet ve teslimin ağırlığına göre tespit edilecektir.
            Diğer taraftan, söz konusu Sirkülerin bahsi geçen bölümünde "Bir işlemin teslim veya hizmet mahiyetinde olup olmadığı, işlem bedelinin içerisindeki hizmet ve teslimin ağırlığına göre tespit edilecektir. Dolayısıyla, 1 Kr değeri olan bir plastik kağıdın, üzerine marka, içerik, kullanım tarihi, renk, logo gibi bilgiler basılmak suretiyle değeri 5 Kr'a çıkıyorsa, bu işlemin hizmet niteliğinde olduğu kabul edilecektir. Benzer şekilde, koli olarak 10 Kr'a satılan bir karton kutunun üzerine firma adı veya logosu basılmak suretiyle tesliminde fiyatı değişmiyor veya hizmet teslimin tali unsuru olacak şekilde cüzi oranda artıyorsa, bu işlemin teslim niteliğinde olduğu kabul edilecektir." belirlemesiyle, işlem içerisindeki baskın unsurun hizmet mi yoksa teslim mi olduğunun ve hizmetin teslimin tali unsuru olacak şekilde işlemde yarattığı değer artışının daha iyi kavranabilmesi açısından örneklendirmede bulunulmuştur.
            Buna göre tevkifatın, hizmet işlemlerinde ve kapsama giren hizmetlerin bizzat ifa edildiği aşamada uygulanması gerekmekte olup, işletmeniz tarafından Tebliğin (3.1.2/b) ayırımında sayılan kamu kurumu niteliğindeki meslek odalarına ait dergi, kitap, afiş, broşür, bülten vs ürünlerin tarafınızdan basılması ya da bunların grafik uygulama ve tasarım işlemleri tarafınızdan yapıldıktan sonra sorumluluğunuz altında bastırılması suretiyle verilen hizmet, baskı ve basım hizmetleri çerçevesinde değerlendirilerek genel oranda (%18) KDV'ye tabi tutulacak ve söz konusu hizmetler için (5/10) oranında KDV tevkifatı uygulanacaktır.
            Öte yandan, söz konusu hizmete Kurumunuz tarafından aracılık edilmesi halinde, 117 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği'nin (3.1.2/b) ayrımında sayılmakla beraber 5018 sayılı Kanuna ekli listelerde yer almayan belirlenmiş alıcılara yapacağınız aracılık hizmetleri tevkifat uygulaması kapsamına girmemektedir. Bu durumda matbaa işletmesi tarafından baskı basım hizmeti doğrudan sorumlu tayin edilmiş belirlenmiş alıcıya fatura edilecek ve bu tutara ait KDV üzerinden Tebliğin (3.2.12.) bölümüne göre belirlenmiş alıcı tarafından (5/10) oranında tevkifat uygulanacak, tarafınızdan yalnızca aracılık hizmet bedeli için sorumlu tayin edilen kuruluşa (5018 sayılı Kanuna ekli cetvellerde yer almaması kaydıyla) düzenlenecek faturada gösterilen KDV üzerinden tevkifat yapılmayacaktır.
            İşlem bedelinin yukarıda belirtildiği şekilde ayrıştırılmayıp tamamının tarafınızdan faturalandırılması halinde ise faturada gösterilen toplam KDV tutarı üzerinden Tebliğin (3.2.12.) bölümüne göre (5/10) oranında tevkifat uygulanacağı tabiidir.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.

İthalatın yapıldığı firmanın yapmış olduğu fiyat indirimlerinin belgelendirilmesi

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü)


Sayı
:
39044742-KDV.1-293
19/02/2015
Konu
:
İthalatın yapıldığı firmanın yapmış olduğu fiyat indirimlerinin belgelendirilmesi.

            İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin  yurt dışından ithal ettiği hammaddeleri Türkiye'deki ve yurt dışındaki müşterilere sattığı, üretim faaliyetinde bulunmadığı, malların bedelini ve ithalde ödenmesi gereken katma değer vergisi ve diğer yükümlülükleri ödeyerek malların fiili ithalatını yaptığı, yapılan ithalatın genellikle mal mukabili olduğu, distribitör ya da acente şeklinde faaliyette bulunmadığı, ithalatı yapılan mallar ile ilgili olarak yıl sonlarında bazen fiyat farkına istinaden bazen de ithal edilen malların miktarına ilişkin olarak ihracatçı firmaların şirketinize fiyat indirimleri sağladıkları, bu fiyat indirimlerinin ihracatçı firmalar tarafından düzenlenen "Debit Note" denilen bir fatura ile şirketiniz hesaplarına nakit olarak gönderildiği, bu şekilde gelen tutarların şirketiniz tarafından 649 numaralı hesaba  (Diğer olağan gelir ve kârlar hesabı) gelir olarak kaydedildiği belirtilerek; bu işlem için şirketinizce fatura düzenlemesi gerekip gerekmediği ile fatura düzenlenmesi durumunda KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.
            VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:
            213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü yer almaktadır. Söz konusu kayıtların ise mezkûr Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan, fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu şeklindeki belgelerden herhangi birisi ile tevsik edilmesi gerekmektedir.
            Buna göre, üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtlar vesikalara dayanılarak tevsik edilecektir.
            Alacak ve borç notu "credit note-debit note" uluslararası ticaret yapan şirketlerce ticarette öngörülmeyecek şekilde ortaya çıkan maliyete ilişkin unsurları karşılıklı olarak dengelemek amacıyla kullanılan notlardır. Bu notlar, genellikle firmalar tarafından fiyat farklılıklarına ilişkin birer düzeltme aracı olarak kullanıldığı gibi, satıcı tarafından alıcıya ticari, lojistik, teknik talepler, komisyon ve indirim gibi nedenlerle de gönderilir.
            Buna göre, yurt dışındaki satıcı tarafından satılan mal miktarına veya fiyat farkına istinaden yurt içindeki alıcı adına fiyat indiriminde bulunması durumunda alınan mal veya hizmetin fiyatı azalacak, dolayısıyla alıcının yurt dışındaki satıcıya olan borcu da azalarak geliri artmış olacaktır. Bu durumda yurt içindeki alıcı firmanın yurt dışındaki firma adına fatura düzenlemesi gerekmektedir. Ayrıca, yurt dışındaki müşterinin credit note düzenlemesi mümkün olmakla beraber kayıtların vergi mevzuatına göre tevsiki açısından faturanın düzenlenmesi zorunluluğu ortadan kalkmamaktadır.
            Öte yandan, tüm tevsik edici belge ve yazışmaların muhafazasının ve gerektiğinde ibraz edilmesinin şart olduğu tabiidir.
            KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
            3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 35 inci maddesine göre; malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellef, bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellef ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzeltecektir.
             Ayrıca, fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilmeyip, yıl sonlarında belli bir dönem sonunda ya da belli bir ciro aşıldığında yapılan iskontolar nedeniyle işlemlerin matrahında değişiklik vuku bulması halinde ne şekilde hareket edileceğine yönelik açıklamalara 26/4/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (III/C-6.1.) numaralı bölümünde yer verilmiştir.
             Buna göre, fiili ithal tarihinden sonra yurtdışındaki firmanın alış iskontosu nedeniyle tarafınıza göndereceği "debit note" belgesine istinaden lehinize bir fiyat indirimi yapılması durumunda, yapılan indirimler nedeniyle işlemin matrahında değişiklik vuku bulmakta olup, bu değişikliğin Kanunun 35 inci maddesi hükümlerine göre düzeltilmesi gerekmektedir.
             Bu itibarla, söz konusu malların ithali sırasında ödenen KDV tutarlarının indirim konusu yapıldığı hususu da dikkate alınarak, mal bedelinde meydana gelen değişikliğe paralel olarak indirim tutarları da düzeltilecektir.
             Bu düzeltme işlemi, matrahta değişikliğin vuku bulduğu vergilendirme dönemine ait KDV beyannamesinde fazladan indirilen tutar, "ilave edilecek KDV" satırında beyan edilmek suretiyle yapılacak olup, tarafınıza gönderilen "debit note" belgesine istinaden yurt dışındaki satıcı firmaya katma değer vergisi ihtiva etmeyen bir fatura düzenlemeniz ve bu faturayı da kayıtlarınıza intikal ettirmeniz gerekmektedir. Öte yandan, düzeltme sonucu "ilave edilecek KDV" satırında beyan edilen KDV tutarının indirim hesaplarına alınması mümkün bulunmaktadır.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.

Yurt içi ve yurt dışındaki nihai tüketicilere ve vergi mükellefi olan kişilere yapılan satışlarda belge düzeni

lgide kayıtlı özelge talep formunda, yurt dışındaki nihai tüketicilere ve vergi mükelleflerine gümrük hattından değil de kargo aracılığı ile yapılan teslimlerde, ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetinin olup olmadığı ile ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetinin olmaması halinde düzenlenecek faturalara müşterilerin vergi kimlik numarası ve iş yeri adreslerinin yazılmasının yeterli olup olmadığı, ayrıca web sitesi üzerinden gerçekleştirilen satışlarda ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetinin bulunup bulunmadığı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

İnternet ortamında yapılan toptan veya perakende satış karşılığında Ödeme Kaydedici Cihaz kullanma mecburiyeti bulunup bulunmadığı

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)


Sayı
:
67854564-1741-216
18/04/2014
Konu
:
İnternet ortamında yapılan toptan veya perakende satış karşılığında ökc. kullanma mecburiyeti bulunup bulunmadığı

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, ... vatandaşlarına yine ... bulunan ve sözleşme yaptığınız ... unvanlı proje sahibi firmanın şirketinize verdiği yetki ile projede ürünü bulunan ... firmalarının ürünlerinin telefon ve internet aracılığı ile pazarlamasını yaptığınız, satışını gerçekleştirdiğiniz ürünlerin ... vatandaşlarına teslimatının üretici firma tarafından yapıldığı, şirketinizin ürün ile ilgisinin olmadığı, şirketinizce potansiyel müşterilerle ürün satıcısı arasında bağlantı kurularak ilgili firma adına pazarlamasını yaptığınız ürünler için ... firmasından komisyon ücreti aldığınız belirtilerek ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetinizin bulunup bulunmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü istenilmektedir.
            Bilindiği üzere, 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunun 1' inci maddesinin 1' inci fıkrasında, satışı yapılan malları aynen veya işledikten sonra satışını yapanlar dışındakilere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf tüccarların, bu Kanuna göre ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetinde oldukları hükme bağlanmıştır.
            213 sayılı Vergi Usul Kanununun 232' nci maddesinde; "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:
            1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;
            2. Serbest meslek erbabına;
            3. Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;
            4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;
            5. Vergiden muaf esnafa.
            Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.
             Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin (01.01.2014 tarihinden geçerli olmak üzere) 800 TL'yi geçmesi veya bedeli 800 TL' den az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir."  hükmü yer almaktadır.
             Buna göre, özelge talep formunuzda belirtildiği şekilde, ... unvanlı proje sahibi firmanın verdiği yetki ile projede ürünü bulunan ... firmalarının ürünlerinin telefon ve internet aracılığı ile pazarlanmasını ve satışını gerçekleştirdiğiniz ürünlerin ... vatandaşlarına teslimatının, üretici firma tarafından yapılması, şirketinizin ürün ile ilgisinin olmaması ve şirketinizce potansiyel müşterilerle ürün satıcısı arasında bağlantı kurularak ilgili firma adına pazarlamasını yaptığınız ürünler için ... firmasından alınan komisyon ücreti için fatura düzenlenmesi halinde ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetiniz bulunmamaktadır. Ancak, bu tür satışlar yanında işyerinizden müşterilerinize doğrudan satış yapmanız durumunda 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 232' nci maddesine göre fatura düzenleme zorunluluğu olmayan satışlarınızı belgelendirmek için ödeme kaydedici cihaz kullanmanız gerektiği tabiidir.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.